ŞAFİİ el-UMM

TAHARE

 

KENDİSİYLE TEYEMMÜM YAPILABiLEN VE YAPıLAMAYAN TOPRAK

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Allah (c.c) şöyle buyurdu. "Temiz toprakla teyemmüm edin." (Maide, 6)

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kendisine necaset bulaşmayan ve temiz hükmünde olan her toprak ile teyemmüm edilebilir. Temiz olma özelliğini yitiren toprakla teyemmüm yapılamaz. Toprağın temiz olma hükmü kapsamında olabilmesi için de tozu olan cinsten olması gerekir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kalın yahut ince olan çakıl taşı ile kalın kum, temiz toprak hükmünde değildir. Ama bunlara normal toprak yahut kuru toprak karışması halinde tozları olacağından kendilerine karışan temiz toprak hükmünde değerlendirilirler. Teyemmüm edecek kişi elleriyle bunlara vurduğunda ellerine toz yapışıyorsa teyemmümü geçerli olur. Eğer tuz, kum, çakıl ve benzeri şeylerin toprağa karışması halinde eller toprağa vurulduğunda toz yapışıyorsa teyemmüm için bunlar kullanılır. Ama eller vurulduğunda toz yapışmıyorsa bunlarla teyemmüm yapılamaz. Kişinin, elbisesini yahut bazı eşyasını silkme yoluy la elde ettiği toz ile teyemmüm almasında sakınca yoktur. Kişinin teyemmüm edeceği toprak ince olduğundan ellerini toprağa vurduğunda ellerine çok miktarda toz yapışıyor da ellerini silkmesi halinde geriye yüzüne sürecek kadar toz kalıyorsa bununla teyemmüm etmesinde sakınca yoktur.

Teyemmüm alacak kişinin toprağa yavaşça ellerini vurmasını uygun görürüm. Ellerine çok miktarda toz yapıştıktan sonra yüzüne sürmesi halinde ona zarar vermeyecektir. Ellerine çok miktarda yapışan tozu yüzüne sürdükten sonra yüzünden alıp kollarına sürmesi yeterli gelmez. Mutlaka kolları için ayrıca toprak alması lazım gelir. Eğer yüzüne sürdükten sonra aynı toprakla kollarına da sürdüyse bu işlem yeterli gelmeyeceğinden tekrar toprak alır ve kollarına sürer. Ellerini toprağa vurup yüzüne sürdükten sonra aynı yere ellerini vurup kollarına sürmesinde sakınca yoktur. çünkü her toprağa vurduğunda ellerine farklı toz yapışmaktadır.

 

Dedi ki: Duvardan yontulan toprakla teyemmüm yapılmasında sakınca yoktur. Ya da ellerini duvara sürdükten sonra eğer ellerine toz yapışıyorsa duvara ellerini sürerek teyemmüm edebilir. Ama ellerini duvara sürdükten sonra ellerine toz yapışmıyorsa teyemmümü geçerli olmaz. Toprağa; taş, kireç yahut ince saman yahut buğday unu ve benzeri şey ler karışmışsa söz konusu toprakla teyemmüm alınmaz. Teyemmüm alınacak toprağın saftoprak olması gerekir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Eğer toprak belirli bir işlem neticesinde toprak olma vasfını yitirmişse onunla teyemmüm edilmesi caiz olmaz. Pişirildikten Sonra dövülmesi halinde veya başka bir yöntem neticesinde toprak vasfını kaybediyorsa teyemmüm için kullanılmaz.

 

Dedi ki: Kireç taşı yahut bazı renkli taşla yahut sürme taşı ile teyemmüm edilemez. çünkü bunların tamamı taştır. Taş, tuğla, mermer ve benzerleri dövüldükten Sonra toprağın tozu gibi tozları olsa bile bunlarla teyemmüm edilmez. Cam, zümrüt ve benzeri şeylerle misk, kafur ve tüm kokular, ayrıca incelip toz olmasına rağmen toprak olmayan türdeki şeyler toprak olmadığından bunlar teyemmüm için kullanılmaz.

 

Kurumuş toprak cinsinden çamur dövüldükten Sonra onunla teyemmüm alınır. Yumuşak taş dövülmesine rağmen onunla teyemmüm alınmaz. çünkü bu taşın yumuşak olması taş olmasını değiştirmez. Tuz, koku, ağaç talaşı, gümüş ve altın tozu ile -temiz toprak hükmü dışında kalan şeylerle- teyemmüm edilemez.

 

Kendisine necaset isabet ettiğini bildiği yerin toprağından teyemmüm alınmaz. Eğer toprağa karışması mümkün olan idrar ve benzeri necasetler toprağa karışmışsa, üzerlerine su döküldükten Sonra toprağın derinine geçmelerinden emin olması gerekir. Ama toprağın üzerindeki necaset katı bir necasetse, onu kaldırır ve bulunduğu yerin üzerine suyu döker yahut toprağın yüzeyini, necasetten eser kalmadığından emin olacak kadar, kaldırırsa o zaman onunla teyemmüm edebilir.

 

Mezarlığın toprağıyla, -ölülerin cesetlerinden akan kan ile irinIeri, ayrıca etleri ve kemikleri karıştığı için- teyemmüm edilemez. Velev ki üzerine yağmur yağsa bile onunla teyemmüm alınmaz. çünkü ceset, toprak içinde kaybolmayıp toprakla beraber varlığı devam etmektedir. Toprağa karışıp toprakla beraber varlığı devam eden tüm ne cas etler de bu hükümdedir. Cıvıklsulu toprakla teyemmüm alınmaz. çünkü bu durumda toprak olmaktan çıkar ve çamur olur.

 

Nerede olduğuna bakılmaksızın toz ile teyemmüm edilir. Elbisesi üzerinde yahut toza bulanmış ayakların üzerinden yahut bir eşya ya da bedenin üzerinde kurumuş toprağı toz haline getirdikten Sonra onunla teyemmüm edilir. Yüzüne çamur sürmesi teyemmüm için yeterli değildir. çünkü teyemmümde çamur, toprak yerini tutmaz. Eğer toprak, ıslak tuz ile karışmışsa onunla teyemmüm alınmaz. çünkü o da çamur gibi olduğundan tozu yoktur.

Eğer kişi tamkurumamış çamuriçindey kennamazvaktiningeçmesinden korkarsa, beklemeyip namazını kılar. Sonra çamur kaybolunca teyemmüm alıp namazını iade eder. Ama abdestli veya teyemmümle kılmış olduğu namazı iade etmesine gerek yoktur.

 

Kişinin şehirde veya otlak bir yerde yahut toprağı necis olan bir yerde hapsolmuş, su veya teyemmüm alacağı temiz toprak bulma imkanı olmadığı durumlarda namaz kılacağı temiz yer yahut yere sereceği temiz bir sergisi yoksa ima ile namazını kılar. Bu durumda olan kişinin namazını terk etmeyip bir şekilde kılma imkanı olduğu için kılmasını emrettim. çünkü bir şekilde namazını kılma imkanı bulan kişinin, namaz vakti gelip geçmesine rağmen kılmadan bir vaktini dahi geçirmesi bana göre caiz değildir.

 

Kişi bu durumdan kurtulduktan Sonra namazını iade eder. Bunun sebebi namazını geçerli olacağı hal üzere kılamamasıdır. Aynı şekilde düşmanın eline esir düşen ile tehdit altında olan kişi de aynıdır. Eğer kişinin namaz kılmasına engelolunursa, namazını oturarak yahut ima ile ifa eder. Ve kudret bulduğunda namazını tam olacak şekilde iade eder.

Eğer hapis olan kişi, su bulma imkanı varsa velev ki alacağı abdest namazın geçerli olmasını sağlamasa da bulduğu suyla abdest alır. Ya da namaz kılacağı yere sereceği bir şey bulması halinde namaz için diğer şartları yerine getirme imkanı olmamasına rağmen onu sermesi gerekir. Bu durumda olan kişi, söylenenlere gücü yetmese bile gücü yettiği kadarını yerine getirir. Eğer hapis olan kişi, bir yere bağlı bir şekilde hapsolmuşsa ve bağlı olduğundan dolayı namazını kı1amıyorsa, namazını ima ile kılar.

Serbest kaldığında ise ima ile kılmış olduğu namazları kaza eder.

Eğer kaza yapmaya imkan bulmadan ölürse umulur ki bundan dolayı bir sorumluluğu olmaz. çünkü namazını kılmak için ona engelolunmuştur. Ve Allah (c.c), onun namaz kılma arzusunu bilmektedir.

 

Sonraki için tıkla:

 

ABDESTSİZ İKEN ALLAH (CELLELLE CELALUHU'YU) ZiKRETMENİN HÜKMÜ